Edit

Hakkımda

1968 yılında Ankarada doğdu. 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden derece ile mezun oldu. 1991-1997 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim dalında uzmanlık eğitimini tamamladı. 1997-1998 yılları arasında Amerika Birleşik Devle…

İletişim

Aort Kapak Hastalıkları

Aort Kapak Hastalıkları

Aort kapak hastalığı en sık görülen kalp kapak hastalıklarından biridir. Aort kapağı, kalbin sol tarafında sol karıncıkla aort damarımız arasında yer alır. Aort damarı kalpten çıkan ve tüm vücuda kanı dağıtan ana damarımızdır.

Aort kapak hastalıkları daha sıklıkla erişkin hayatta karşımıza çıkan hastalıklardır. Erişkin hayatta gördüğümüz aort kapak hastalıkları kendisini aort kapak darlığı yada aort kapak yetmezliği  olarak gösterir. Sıklıkla bu iki tablo beraberde karşımıza çıkar.

Aort kapak darlığı (aort stenozu) adını verdiğimiz tabloda, aort kapağını oluşturan yaprakçıklar kireçlenmiştir ve tam olarak açılıp kapanamaz. Bu durumda bir miktar aort yetmezliğide olaya eşlik edebilir.  Esas olan aort kapağındaki kireçlenmeye bağlı olarak kanın kalp tarafından aort damarına pompalanmasındaki güçlüktür. Kalp önündeki kireç yüklü kapağı açmak için daha fazla çalışmakta ve bir noktada zorlanmaktadır. Bu durumda hastalarda ilk dönemlerde hareketle artan sonrasında ise istirahat halinde dahi ortaya çıkan  göğüs ağrısı ve nefes darlığı oluşur. Aort kapak darlığını eskiden çocukluk çağında geçirilen romatizmal ateş hastalığı sonrası daha sık görürdük. Günümüzde ise gerek yaşam süresinin uzaması gerekse romatizmal ateşin tedavisinin daha etkin olarak yapılması nedeniyle daha çok yaşlılığa bağlı dejeneratif aort darlığı şeklinde görmekteyiz.

Aort kapak yetmezliğinde ise kireçlenme olabilir yada olmayabilir. Aort kapak yetmezliği daha sık olarak aort kapağının kalbe tutunduğu bölgenin genişlemesi ile ortaya çıkar.  Aort yetmezliğinde esas olan kanın aort damarında pomplanırken bir miktarının kalbe geri kaçmasıdır. Bu durum kalpte büyümeye yol açar. Kalp büyümesi ileri dönemlerde nefes darlığı ve yorgunlukla kendini belli eder.

Aort kapak darlığında tanı konulduktan sonra hastanın şikayetleri ve kalp fonksiyonlarına göre tedavi planlanır. Erken dönemde hasta çok semptomatik değil ise ilaç tedavisi ile hastalık kontrol altına alınmaya çalışılır. Kalp fonksiyonlarının bozulmaya başlaması ve de hastanın şikayetlerinin artması sonucu  ilaç tedavisi yetersiz kalır ve diğer tedavi yöntemleri gündeme gelir. Benzer tedavi aort kapak yetmezliği içinde geçerlidir.

Aort darlığında esas tedavi aort kapağına yapılan müdahaledir. Bu müdahale kasıktan yapılan bir girişim (tavi) yada cerrahi olarak aort kapağının değişimi şeklindedir.

Kısaca TAVİ adını verdiğimiz girişimde kasık atardamarı kullanılarak mevcut aort kapağının içerisine yeni bir aort kapağı kateter vasıtası ile yerleştirilir. Bu nedenle bu girişime transkateter aort kapak tedavisi adıda verilir. İlk olarak yaklaşık  yirmi yıl önce uygulanan son on yılda ise kullanımı oldukça yaygınlaşan bu yöntemde iyileşme süresi daha kısa olmakla birlikte bazı dezavantajlar bulunmaktadır. Öncelikle kapağın ömrü cerrahi olarak değiştirilen kapaklara oranla daha kısadır. Ayrıca işlem sonrası kalp pili takılma oranı daha yüksektir. Bu nedenle bu yöntem ameliyatın daha riskli olduğu vede yaşlı  hastalarda daha çok uyguladığımız bir yöntemdir.

Cerrahi olarak aort kapak değişimi ise uzun yıllardır başarı ile uygulanan oldukça yaygın bir yöntemdir. Son yıllarda teknolojik olarak yeni kapakların üretilmesi ile ameliyat daha ufak kesilerden daha kısa sürede yapılabilme durumuna gelmiştir. Burada kullanılan kalp kapakları mekanik yada biyolojik kapaklardır. Mekanik aort kapaklarını genç hastalarda tercih etmekteyiz. Biyolojik aort kapaklarını ise özel durumlar olmadıkça 60 yaş üzerinde kullanmaktayız. Hangi hastada hangi tür aort kapağı kullanılıacağına hastanın durumuna ve tercihlerine bağlı olarak karar vermekteyiz.

Ufak kesilerden göğüs kemiği kesilmeden cerrahi olarak aort kapak değişimi son yıllarda gittikçe yaygın olarak kullanılan bir teknik olarak karşımıza çıkmaktadır. Uygun hastalarda son derece başarılı bir yöntemdir.

1968 yılında Ankarada doğdu. 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden derece ile mezun oldu. 1991-1997 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim dalında uzmanlık eğitimini tamamladı. 1997-1998 yılları arasında Amerika Birleşik dev…

Mesaj Gönder
Merhaba
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Hemen Ara