Aort anevrizması, kalpten çıkan en büyük atardamar olan aortun anormal şekilde genişlemesiyle ortaya çıkan ciddi bir sağlık problemidir. Genellikle sessiz seyreden bu hastalık, fark edilmediğinde hayatı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilir. Erken tanı ve uygun tedavi yöntemleri sayesinde ise ölümcül riskler önemli ölçüde azaltılabilir. Bu kapsamlı yazıda aort anevrizmasının tanımı, türleri, görülme sıklığı, risk faktörleri, tanı yöntemleri, önleme yolları ve güncel tedavi seçenekleri hakkında ayrıntılı bilgiler bulabilirsiniz.

Aort Anevrizması Nedir?

“Anevrizma” terimi, damar duvarının zayıflaması sonucu kan damarının anormal şekilde genişlemesini ifade eder. Aort anevrizması ise bu genişlemenin, vücudun en büyük atardamarı olan ve kalpten vücudun geri kalanına oksijenli kan taşıyan aortta meydana gelmesidir. Aortun normal çapı bulunduğu bölgeye göre değişir; ancak çap belirli bir seviyeyi aştığında damar duvarının yırtılması (rüptür) riski artar ve bu durum hayatı tehdit eden ani kanamalara neden olabilir.

Aort Anevrizması Nedir? Belirtileri, Türleri ve Tanı Yöntemleri

Aort Anevrizması Türleri

Aort anevrizmaları, genişlemenin bulunduğu bölgeye göre sınıflandırılır:

Diseksiyon ile Farkı Nedir?

Anevrizmayla karıştırılmaması gereken bir diğer durum aort diseksiyonudur. Diseksiyon, aort duvarının iç tabakasında bir yırtık oluşması ve kanın duvar katmanları arasında ilerleyerek sahte bir kanal oluşturmasıyla meydana gelir. Anevrizma ve diseksiyon bazen birlikte de görülebilir. Her iki durumda da en büyük tehlike damar duvarının yırtılmasıdır.

Görülme Sıklığı

Aort anevrizmaları genellikle sessiz seyreder; uzun süre herhangi bir belirti vermez. Bu nedenle çoğu zaman farklı bir sağlık sorunu nedeniyle yapılan tetkiklerde tesadüfen tespit edilir. 50 yaş üzerindeki bireylerde görülme sıklığı her 100.000 kişide yaklaşık 25 olup, Türkiye’nin demografik yapısı göz önünde bulundurulduğunda yılda yaklaşık 3.000–4.000 yeni aort anevrizması vakası teşhis edilmektedir. Ne yazık ki Türkiye’de bu hastalık için özel bir tarama programı bulunmaması, erken teşhis oranlarının düşmesine neden olur.

Kimler Risk Altında?

Aort anevrizması gelişme riskini artıran başlıca faktörler şunlardır:

  • Ailede aort anevrizması öyküsü
  • Beyin anevrizması geçmişi
  • 70 yaş üzeri bireyler
  • Yüksek tansiyon (hipertansiyon)
  • Uzun süreli sigara kullanımı
  • Doğuştan gelen biküspit aort kapak yapısı

Gençlerde Görülür mü?

Aort anevrizmaları genellikle ileri yaşlarda görülse de bazı özel durumlarda genç yaşlarda da ortaya çıkabilir:

  • Marfan Sendromu, Loeys-Dietz Sendromu ve Ehlers-Danlos Sendromu gibi bağ dokusu hastalıkları
  • Biküspit aort kapak gibi doğumsal kapak anormallikleri
  • Genç yaşta aort yırtılması öyküsü bulunan aile bireyleri
  • Genetik yatkınlık ve bağ dokusu zayıflığı

Bu nedenle bu risk faktörlerine sahip genç bireylerin düzenli olarak kardiyolojik muayeneler yaptırmaları önerilir.

Aort Anevrizması Nasıl Teşhis Edilir?

Aort anevrizmaları çoğu zaman belirti vermez. Ancak boyutlarına ve bulundukları yere göre bazen şu belirtilere yol açabilir:

  • Göğüs bölgesindeki büyük anevrizmalar, ses tellerine baskı yaparak ses kısıklığına neden olabilir
  • Yemek borusuna baskı yaparak yutma güçlüğüne yol açabilir
  • Zayıf bireylerde karın bölgesindeki anevrizmalar elle hissedilebilir nabız şeklinde fark edilebilir

Tanı, her şeyden önce şüphe ile başlar; şüphe duyulduğunda görüntüleme ile tanı netleştirilir. En yaygın kullanılan yöntemler: ekokardiyografi (kalbin değerlendirilmesi için), ultrasonografi (karın bölgesi için) ve BT/MR anjiyografi (göğüs ve karın aortunun detaylı değerlendirilmesi için).

Aort Anevrizması Hangi Sonuçlara Yol Açabilir?

Aort anevrizmasının en büyük tehlikesi, damar çapı belli bir noktaya ulaştığında ortaya çıkan yırtılma (rüptür) riskidir. Bu durum, aniden başlayan ve hızla ilerleyen iç kanamaya neden olabilir. Rüptür sonrası hayatta kalma oranı oldukça düşüktür; bu nedenle cerrahi müdahale için klinik pratikte yaklaşık 5 cm çap sınırı kritik olarak kabul edilir. Ayrıca bazı asendan aort anevrizmaları, aort kapağında kaçak oluşturarak üfürüm ve zamanla kalp yetmezliği riskini artırabilir.

Aort Anevrizması Önlenebilir mi?

Aort anevrizması tamamen önlenebilir olmasa da bazı risk faktörleri kontrol altına alınarak oluşma olasılığı azaltılabilir. Özellikle şu iki faktör belirleyicidir:

  • Sigara kullanımı: Aort duvarını zayıflatır ve anevrizma riskini artırır.
  • Hipertansiyon: Damar çeperine olan basıncı artırarak genişleme sürecini hızlandırır.

Bu faktörlerin yönetimiyle risk ciddi oranda azaltılabilir. Ancak genetik faktörler (örneğin Marfan Sendromu gibi) değiştirilemez. Bu nedenle aile öyküsü olan bireylerde düzenli kontrol ve uygun tarama hayati önem taşır. Ülkemizde henüz yaygın olmasa da, risk grubundaki kişiler için erken tarama programlarının devreye girmesi önleyici sağlık yaklaşımı açısından önemlidir.

Aort Anevrizması Tedavi Yöntemleri

Tedavi yaklaşımı, anevrizmanın yeri, boyutu ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Temel seçenekler; açık cerrahi, endovasküler (kapalı) yöntem ve hibrid yaklaşımdır.

1. Açık Cerrahi Yöntem

Özellikle kalpten çıkan aort bölümündeki (asendan ve arkus) anevrizmalarda tercih edilir. Bu yöntemde göğüs kemiği (sternum) açılır; kalp, kalp–akciğer makinesine bağlanarak geçici olarak durdurulur ve genişlemiş damar bölgesi çıkarılarak yerine suni bir damar (greft) dikilir. Avantaj: Genç ve genel durumu iyi hastalarda uzun dönem dayanıklılık ve sonuçlar iyidir. Dezavantaj: İyileşme süresi, kapalı yönteme kıyasla daha uzundur.

2. Endovasküler Yöntem (Kapalı Cerrahi)

Özellikle abdominal aort anevrizması ve bazı torasik anevrizmalar için uygundur. İşlem kasık bölgesinden küçük bir kesi ile gerçekleştirilir; damar içine özel bir stent–greft yerleştirilir ve genişlemiş bölüm içeriden devre dışı bırakılır.

  • Yoğun bakım ve hastanede kalış süresi genellikle daha kısadır.
  • Enfeksiyon ve kan kaybı riski daha düşüktür.
  • Hastaların önemli bir kısmı 1–2 gün içinde taburcu edilebilir.

Bununla birlikte her anatomide uygun olmayabilir; damarların şekli, çapı ve stentin yerleşeceği “iniş–biniş” bölgelerinin uygunluğu başarıyı belirler.

3. Hibrid Yöntem

Beyne giden damarların da dahil olduğu kompleks anevrizmalarda, açık ve kapalı cerrahinin kombinasyonu kullanılır. Çoğunlukla kalp durdurulmadan beyin damarlarına bypass uygulanır; ardından endovasküler greft yerleştirilerek genişlemiş segment etkisizleştirilir. Bu yaklaşım, ileri görüntüleme ve cerrahi altyapıya sahip hibrid ameliyathanelerde uygulanmalıdır.

Aort Anevrizması Tedavisi: Riskler, Önleme Yolları ve Güncel Yöntemler
Aort Anevrizması Tedavisi: Riskler, Önleme Yolları ve Güncel Yöntemler

Aort anevrizması, sessiz ilerleyen fakat geç kalındığında ölümcül olabilen bir hastalıktır. Erken tanı sayesinde hem açık cerrahi hem de kapalı yöntemlerle başarılı tedaviler mümkündür. Tedavi, hastanın klinik özellikleri ve anevrizmanın anatomisine göre kişiselleştirilmelidir. Risk grubundaki bireylerin düzenli kontrolleri ihmal etmemesi ve yüksek riskli durumlarda uygun tarama stratejilerine başvurulması yaşam kurtarıcı önem taşır.

İlgili Videolar