
Şah damarı tıkanıklığı, beyne giden oksijenli kan akışının azalmasına neden olan ciddi bir damar hastalığıdır. Erken dönemde belirti vermese de ilerleyen vakalarda felç gibi hayati riskler doğurabilir. Bu yazıda şah damarı tıkanıklığının nedenlerini, belirtilerini ve güncel tedavi yöntemlerini bulabilirsiniz.
Şah damarı, tıptaki adıyla karotis arter, aort damarından çıkarak beyne oksijenli kan taşıyan en önemli atardamarlardan biridir. Boynun her iki yanında yer alan bu damarlardan biri ya da her ikisinde zamanla damar sertliği (ateroskleroz) gelişebilir. Damar duvarına yerleşen kolesterol ve kalsiyum birikimi, damar çapını daraltır ve kan akımını azaltır. Bu duruma şah damarı tıkanıklığı adı verilir.
Darlık ilerlediğinde, beyne yeterli miktarda oksijenli kan ulaşamaz. Bunun sonucunda geçici iskemik ataklar (TIA) veya daha ciddi tablolar olan inme (felç) meydana gelebilir. Ayrıca, damar duvarındaki plakların koparak beyin damarlarını tıkaması da felce neden olabilir.
Kimlerde Görülür? Risk Faktörleri Nelerdir?
Şah damarı tıkanıklığı genellikle 50 yaş üzerindeki bireylerde görülür. Erkeklerde daha sık rastlanmakla birlikte kadınlarda da önemli bir sağlık sorunudur. En önemli risk faktörleri şunlardır:
- Sigara kullanımı
- Yüksek tansiyon (hipertansiyon)
- Şeker hastalığı (diyabet)
- Yüksek kolesterol düzeyleri
- Obezite
- Hareketsiz yaşam tarzı
- Ailede damar hastalıkları öyküsü
Unutulmaması gereken önemli bir nokta, damar sertliğinin sistemik bir hastalık olduğudur. Bu da demektir ki, yalnızca şah damarını değil, aynı zamanda kalp damarlarını (koroner arterler) ve bacak damarlarını (periferik arterler) da etkileyebilir.
Şah Damarı Tıkanıklığının Belirtileri Nelerdir?
Hastalık genellikle sinsi seyirlidir ve başlangıçta herhangi bir belirti vermeyebilir. Ancak bazı kişilerde şu semptomlar görülebilir:
- Baş dönmesi ve denge kaybı
- Geçici görme kaybı veya bulanık görme
- Vücudun bir tarafında uyuşma veya güçsüzlük
- Konuşma bozukluğu, kelimeleri telaffuz edememe
- Yüzde asimetri
- Geçici bilinç kaybı
Bazı durumlarda hastalık, doğrudan felç geçirme ile kendini gösterebilir. Bu nedenle risk faktörü olan bireylerde düzenli kontrol yapılması hayati önem taşır.
Şah Damarı Tıkanıklığı Nasıl Teşhis Edilir?
Erken tanı, felç gibi kalıcı nörolojik hasarların önlenmesi açısından çok önemlidir. Tanıda başvurulan yöntemler şunlardır:
1. Fizik Muayene
Boyun bölgesinden stetoskop ile yapılan dinlemede üfürüm (kanın dar bir damardan geçerken oluşturduğu ses) duyulması, ilk uyarıcı işarettir.
2. Doppler Ultrasonografi
Karotis arterlerdeki kan akımını değerlendirmek için kullanılan non-invaziv ve hızlı bir yöntemdir. Damarın darlık oranı hakkında önemli bilgiler verir.
3. Anjiyografi
Daha ileri tetkik gerektiğinde tercih edilir. BT anjiyografi ya da MR anjiyografi, damara kontrast madde verilerek yapılan görüntüleme yöntemleridir. Klasik dijital anjiyografi de bazı vakalarda tercih edilebilir.

Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Tedavi yaklaşımı, darlığın şiddetine, hastanın genel sağlık durumuna ve geçirdiği nörolojik olaylara göre belirlenir. Uygulanan 3 ana tedavi yöntemi vardır:
1. İlaç Tedavisi
Hafif veya orta dereceli darlıklarda öncelikle ilaç tedavisi uygulanır.
- Tansiyon kontrolü
- Kan şekeri düzenlemesi
- Kolesterol düşürücü ilaçlar (statinler)
- Kan sulandırıcılar (aspirin veya klopidogrel)
Bu tedaviler, damar tıkanıklığının ilerlemesini önlemeye ve felç riskini azaltmaya yöneliktir.
2. Stent Uygulaması
Darlığın ileri düzeyde olduğu ancak cerrahiye uygun olmayan hastalarda, karotis stentleme işlemi tercih edilebilir. Kasık damarından girilerek daralan bölgeye bir stent yerleştirilir ve damarın açık kalması sağlanır.
3. Cerrahi Müdahale (Karotis Endarterektomi)
Semptomatik hastalarda damarda %50 ve üzeri darlık mevcut ise özellikle hastanın daha önce geçici iskemik atak veya felç geçirdiği durumlarda cerrahi tedavi önerilir. Bu operasyonda, damardaki plaklar cerrahi olarak temizlenir ve kan akımı yeniden sağlanır. Genellikle başarılı ve kalıcı bir yöntemdir.
Felçten Korunmak Mümkün mü?
Evet. Şah damarı tıkanıklığı zamanında fark edilip uygun şekilde tedavi edilirse, inme riski önemli ölçüde azaltılabilir. Özellikle yüksek risk grubundaki bireylerin belirli aralıklarla doppler ultrasonografi ile taranması önerilir.
Ayrıca:
- Sigara bırakılmalı
- Sağlıklı ve dengeli beslenilmeli
- Düzenli egzersiz yapılmalı
- Hipertansiyon ve diyabet kontrol altında tutulmalıdır
Bu yaşam tarzı değişiklikleri, hem mevcut damar darlıklarının ilerlemesini yavaşlatır hem de yeni tıkanıklıkların oluşma riskini düşürür.
Şah damarı tıkanıklığı, beyne giden kan akışını tehdit eden ciddi bir damar hastalığıdır. Sessiz seyredebilmesi nedeniyle risk altındaki bireylerde düzenli kontrol büyük önem taşır. Erken teşhis ve uygun tedavi ile inme riski büyük oranda önlenebilir. Herhangi bir baş dönmesi, konuşma bozukluğu veya görme kaybı yaşanıyorsa vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.