Mamografi Nedir?
Mamografi, meme kanserinin erken tanısında kullanılan ve yaygın olarak uygulanan bir radyolojik görüntüleme yöntemidir. Genellikle 40 yaş üstü kadınlara önerilir ve meme dokusundaki kitle, kireçlenme veya anormal yapıları ortaya koyar. Uzun yıllardır meme sağlığı için temel tarama yöntemi olan mamografi, artık kalp damar hastalıklarının erken tanısı için de umut verici bir araç olabilir.
Yeni Bir Gelişme: Mamografide Kalp Damar Risklerinin Görülmesi
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, mamografi görüntülerinde sadece meme dokusu değil, aynı zamanda meme atardamarlarında (arterlerinde) yer alan kalsifikasyon (kireçlenme) bulgularının da değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
Bu kalsifikasyon, damar sertliği (ateroskleroz) ile ilişkili olabilir ve dolayısıyla kalp krizi, felç ve diğer kardiyovasküler hastalıkların habercisi olabilir.
Bilimsel Veriler Ne Diyor?
American Heart Association (AHA) tarafından paylaşılan 2023 tarihli bir çalışmaya göre:
- Rutin mamografi yapılan her beş kadından birinde meme atardamarında kalsifikasyon tespit edildi.
- Meme atardamarında kireçlenme bulunan kadınlarda, önümüzdeki 10 yıl içinde kalp-damar hastalığına yakalanma oranı %21 olarak belirlendi.
- Buna karşılık, meme atardamarında kalsifikasyon olmayan kadınlarda bu oran yaklaşık %11 idi.
- Kalsifikasyon saptanan kadınlarda ayrıca hipertansiyon ve diyabet oranı da anlamlı şekilde daha yüksekti.
Damar Sertliği ve Kadınlar: Neden Bu Kadar Önemli?
Kalp ve damar hastalıkları, hem erkeklerde hem kadınlarda en yaygın ölüm nedenlerinden biridir. Ancak son yıllarda erkeklerde bu oran azalırken, kadınlarda sabit kalmaktadır. Bu durum, kadınlarda kalp hastalıklarının yeterince erken tanı alamadığını göstermektedir.
Kadınların kalp damar hastalıkları genellikle atipik bulgularla seyredebilir ve daha geç fark edilebilir. Bu yüzden, mamografi gibi yaygın tarama yöntemlerinin kardiyovasküler hastalıklar açısından da değerlendirilmesi büyük önem taşır.
Meme Atardamarında Kireçlenme: Ne Anlama Geliyor?
Meme atardamarındaki kalsifikasyon, vücuttaki diğer damar bölgelerinde de benzer sertleşme süreçlerinin olabileceğini düşündürür. Bu durum aşağıdakilerle ilişkilendirilebilir:
- Ateroskleroz (damar sertliği)
- Kronik inflamasyon
- Hormonel değişimler ve östrojen eksikliği
- Metabolik sendrom
- Kronik hipertansiyon ve diyabet
Kısacası, mamografide bu bulgunun varlığı bir erken uyarı sinyali olabilir ve ek kardiyovasküler değerlendirme yapılması gerekebilir.
Yeni Bir Tanısal Yaklaşım: Mamografide Damar Kireçlenmesinin Raporlanması
Şu anda mamografi raporlarında genellikle sadece meme dokusuna odaklanılır. Ancak uzmanlar, artık meme atardamarı kireçlenmesinin de sistematik olarak raporlanmasını önermektedir.
Bu, aşağıdaki avantajları sunabilir:
- Kalp-damar hastalıkları için risk taşıyan kadınların daha erken belirlenmesi
- Risk faktörlerinin (kolesterol, tansiyon, şeker) daha yakından takibi
- Gerekirse kardiyolojiye yönlendirme
- Koruyucu tedavilere erken başlanması
Kime Uygulanmalı? Kim Risk Altında?
Mamografide damar kireçlenmesi saptanan kadınlar genellikle:
- Menopoz sonrası dönemde olanlar
- Diyabet veya hipertansiyonu olanlar
- Ailede kalp hastalığı öyküsü bulunanlar
- Sigara içenler
- Fiziksel aktivitesi düşük olanlar
Bu gruptaki bireylerde kalp damar sağlığı açısından ileri tetkikler (EKG, efor testi, EKO, kan tahlilleri vb.) önerilebilir.
Mamografi ile Sadece Kanser Değil, Kalp Hastalığı da Öngörülebilir
Mamografi artık sadece meme kanserini değil, kalp hastalıklarını da öngörmede kullanılabilecek bir araç haline geliyor. Meme atardamarında kireçlenme tespiti, kadınlarda damar sertliği kaynaklı kalp ve damar hastalıklarının erken tanısı için önemli bir fırsat sunmaktadır.
Rutin mamografilerde bu bulgunun raporlanması, kadınların kalp sağlığını korumada yeni bir sayfa açabilir.

Kaynak: